Ege İşçi Birliği: “Sefalet Ücretine Hayır!”

Sayısız çalışan, 2025 yılı için belirlenecek olan asgari ücreti merakla beklerken, Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası ve Ege İşçi Birliği, “Sefalet Ücretini Kabul Etmiyoruz” adlı bir basın açıklaması yaptı.

İZBAN karşısında bir araya gelen işçiler, “İnsanca bir yaşam istiyoruz”, “Ücretli kölelik rejimine son” ve “Sermayeye değil, emekçiye bütçe” sloganlarıyla hükümete seslendi.

“Krize Karşı İşçilerin Omuzlarındaki Yük”

İşçiler adına yapılan açıklamayı, Ege İşçi Birliği’nden Sonay Tezcan gerçekleştirdi. Tezcan, ekonomik krizin işçilerin sırtına yüklendiğini vurgulayarak şunları dile getirdi:

*Ülkemizde, bir avuç zenginin daha fazla zenginleşmesi için milyonlarca emekçiye krizin faturasının kesilmeye çalışıldığı bir gerçek. İşçilerin grevleri yasaklanıyor, baskılar ve kısıtlamalar devam ediyor, işçiler köle gibi çalışmaya ve iş kazalarında hayatlarını kaybetmeye terkediliyor. Çalışırken ölmek istemiyoruz, yoksulluk ve sefalet ortadan kaldırılmalı. Krizin faturasını ödemeyeceğiz. Ekonomik kriz derinleşiyor.

*Sermaye düzeni, AKP eliyle krizin faturasını toplumun geniş kesimlerine yüklemeye devam ediyor. Atılan adımlar, kapitalistlerin kârlarını korumayı amaçlıyor.

*Bir avuç sermayedarın çıkarı için milyonlarca işçi ve emekçi, artan yoksulluk, köle gibi çalışma şartları ve yaşam koşulları arasında sıkışıp kalmış durumda. Emekliler açlıkla mücadele ediyor.”

“Tespit Edilen Oran Açlık Sınırının Altında”

Toplumdaki yoksulluğun devam etmek istendiğini savunan Tezcan, gündemdeki asgari ücret zammı oranları hakkında şunları söyledi:

*Temel insani ihtiyaçlara erişim her geçen gün zorlaşıyor. AKP iktidarı, Orta Vadeli Programı ile emeğe düşman saldırıları uygulamaya koymaya devam ediyor.

*Sermaye düzeninin AKP eliyle topluma dayattığı krizden çıkış reçetesi budur. Meclis’te devam eden bütçe görüşmelerinde ortaya çıkan tablo da budur. Asgari ücret görüşmelerinde gündeme gelen sefalet düzeyindeki zam oranları bu durumu pekiştirmek istiyor.

*Milyonlarca işçi ve emekçinin asgari ücretle geçindiği bir ülkede belirlenen oranlar, açlık sınırının bile altında seyrediyor. Asgari ücret gerçeği, sermaye düzeninin yıllardır uyguladığı ekonomik ve sosyal saldırıların boyutlarını gözler önüne seriyor.

“Terörle Damgalanmak”

Ekonomik krizin yanı sıra haklarını ararken baskıya maruz kaldıklarını belirten Tezcan, Polonez ve Metal-İş işçilerini örnek göstererek şu ifadeleri kullandı:

*Ekonomik ve sosyal yıkımın yanı sıra demokratik hak ve özgürlüklere yönelik saldırılar da artıyor. Sefalete mahkum edilen işçi ve emekçiler, aynı zamanda baskı ve yasaklarla karşı karşıya kalıyor. Hak arayan işçiler polis ordularıyla karşılaşıyor. Sendikal örgütlenme çabaları işten çıkarmalarla karşılaşıyor.

*Eylem yapmak, tepki göstermek, terörle damgalanıyor. Sendika liderleri, devrimci işçiler, gençler, uydurma gerekçelerle gözaltına alınıyor ve tutuklanıyor. Polonez işçilerinin haklı ve meşru taleplerini dile getirmek için başladığı Ankara yürüyüşü barikatlarla engelleniyor. Metal işçilerinin MESS’in dayatmalarına karşı çıktığı grev, bir gece yarısı kararnamesiyle yasaklanıyor.

*Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası ve Ege İşçi Birliği’ne yapılan tutuklama saldırısı; hak arayan, mücadele eden ve baskıya boyun eğmeyenlerin keyfi gerekçelerle hapsedilme anlayışının özeti niteliğindedir. Toplum, karanlığa doğru sürüklenmeye çalışılıyor.

“Asgari Ücret İnsanca Bir Düzeye Yükseltilmelidir”

Tezcan, işçiler adına hükümete yönelik taleplerini şu şekilde sıraladı:

*Karanlığa boyun eğmeyeceğiz, haklarımıza ve özgürlüğümüze sahip çıkmaya devam edeceğiz. Haklı ve meşru taleplerimizden vazgeçmeyeceğiz. Açlık, yoksulluk ve sefalet dayatmalarına direneceğiz.

*Asgari ücret, insana yakışır bir düzeye yükseltilmelidir. Dolaylı vergiler kaldırılmalı, artan oranlı gelir ve servet vergisi getirilmelidir. Yoksulluk sınırına kadar olan ücretlerden vergi alınmamalıdır.

*Ekonomik kriz sebebiyle artan işten çıkarmalar yasaklanmalıdır. Sendikal örgütlenme ve grev hakkı önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır. Bu krizi biz yaratmadık, faturasını ödemeyeceğiz. Haklarımızdan ve özgürlüğümüzden vazgeçmeyeceğiz.