MÜSİAD Genel Başkanı Burhan Özdemir’in zorunlu eğitimle ilgili sözleri, eğitim sektöründen önemli bir tepki aldı. Özdemir, “Her çocuk aynı akademik başarıyı gösteremez. 12 yıllık kesintisiz eğitim sistemi çok yanlış bir uygulama. Ülkeye herhangi bir faydası yok. Gençlerimiz işgücüne daha erken katılmalı. Eğitim zorunluluğu esnetilmeli, öğrenciler pratik becerilerle piyasaya daha hızlı adapte olmalılar” şeklindeki açıklamalarına karşı çıkan Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay, “Özdemir, çocuk işçiliğini açıkça teşvik etmiş, sermayenin en karanlık taleplerini dillendirmiştir. Bu açıklama, Türkiye’nin dört bir yanındaki yoksul çocukların eğitimden koparılması, atölyelere ve fabrikalara mahkum edilmesi için adeta bir talimat niteliğindedir” şeklinde konuştu.
‘PATRONUN ÖTESİNE GEÇEMEZSİNİZ’
Özbay, Özdemir’e yönelik olarak, “Siz eğitim sisteminin niteliğine dair bu fütursuz açıklamaları hangi sıfatla yapıyorsunuz?” diye sordu ve ekledi: “Siz ne bir eğitimci, ne bir pedagog, ne de kamu yararı güden bir bilim insanısınız. Siz, ‘tornacı, teknisyen bulamıyoruz’ diyerek çocuklarımızı atölyelere hapsedecek bir ucuz iş gücü rezervi olarak gören bir patronun ötesine geçemezsiniz! Sermaye çevrelerinin ‘ara eleman’ krizi bahanesiyle, milyonlarca çocuğun hayallerini sömürü düzeninize kurban etmesine asla izin vermeyeceğiz. Türkiye’nin çocukları sizin sanayi çarklarınızda ezilecek dişliler değildir” diye belirtti.
‘VİCDANA DA BİLİME DE İHANET’
Özbay, istihdamın önünde zorunlu eğitimi bir “engel” olarak görenlere seslendi ve şunları söyledi: “17-29 yaş aralığında ne eğitimde ne istihdamda olan gençlerin oranı 1/3’e ulaşmış durumda! Yani her üç gençten biri ne okulda ne de işte! Türkiye, bu oranla ikinci sırada. Eğitimde olmayan ama işi de olmayan milyonlarca genci görmezden gelip, çocuk işçi yaratmaya çalışmak vicdana da bilime de ihanettir. İstihdam sorununu gerçekten çözmek istiyorsanız, önce bu gençler için istihdam politikası üretin. Halka yalan söylemeyi, çözüm adı altında sömürü yaratmayı bırakın! Bu sistemin tam merkezinde AKP iktidarının sermayeye sunduğu en tehlikeli yapılardan biri olan MESEM uygulamaları yer almaktadır. MESEM’ler aracılığıyla çocuklar işçi gibi çalıştırılmakta; eğitim adı altında üretim bantlarında tüketilmektedir. Kimi zaman iş kazalarıyla, kimi zaman okuldan soğuyarak, kimi zaman da gelecek hayallerinden koparak bu düzenin kurbanı olan binlerce çocuk, iktidarın ve patronların sessizce yürüttüğü bu projeyle eğitim hakkından mahrum bırakılmaktadır” şeklinde konuştu.
‘ÇOCUKLAR OKULDA OLMALIDIR’
Özbay, son olarak şunları söyledi: “Bu düzenlemelerle hedeflenen, çağdaş, laik ve bilimsel eğitimi tümüyle tasfiye ederek; yerine dini referanslarla şekillendirilmiş, özel sektöre bağımlı ve ucuz iş gücü üreten bir yapı kurmaktır. Çocuklarımızı hayata hazırlamak değil, kar hırsıyla şekillenmiş fabrikalara ‘hazır malzeme’ yapmak istenmektedir. Bu yaklaşım, özellikle yoksul ve emekçi ailelerin çocuklarını hedef almakta; sınıfsal eşitsizliği kalıcılaştırmaktadır. Bu modeller sadece çocuk işçiliğini artırmakla kalmayacak, aynı zamanda kız çocuklarının eğitimden erken yaşta koparılması, çocuk yaşta evliliklerin artması ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin daha da derinleşmesi gibi sonuçlar doğuracaktır. Kız çocuklarının eğitimi için yıllardır verilen mücadele, bu modellerle bir kalemde silinmeye çalışılmaktadır. Eğitim, bireyin özgürleşmesinin, toplumun aydınlanmasının temelidir. Eğitim hakkı, kimsenin pazarlık konusu yapamayacağı kadar kutsaldır. Patronların tornacı, teknisyen ve ‘ara eleman’ ihtiyacını çocukların geleceğini yakarak karşılamak, bu ülkeye ihanettir. Bu ülkenin çocukları sanayide değil; okul sıralarında, kütüphanelerde, laboratuvarlarda olmalıdır. Onların yeri torna tezgahı değil; hayalleridir!”